fırsatları kaçırmış olanlara…

Önsöz

”… Ben o kitabın her sayfasına acılarımı gizledim. Eskiden geçmişimden ve bıraktığı acılardan kaçardım. Geceleri kafamı yastığıma gömüp sessizce ağlardım, gün geçtikçe daha çok karanlığa gömülürdüm. Kimseye güvenmezdim ama artık daha güçlüyüm. Dışarı çıkınca dimdik yürüyorum. Arkadaşlıklar kurdum, güvendim, güldüm , âşık oldum. Alya sana teşekkür ederim beni hayata döndürdüğün için. Bana farklı duygular yaşattığın, beni karanlık dünyamdan çekip çıkarttığın, bana umut olduğun, beni sevginle mutlu ettiğin ve gerçek bir aileye aldığın; beni Gölgemle asla yanlız hissetmeyeceğim Gölge Ailesi’ne aldığın için…”

Gölgelerimden yalnızca bir tanesi, Yazel

Karanlık Lise‘yi kaleme almaya başladığım gün tek amacım kendi hayatımdan biraz da olsa uzaklaşmaktı. On altı yaşında bir genç kız olarak artık at yarışına dönüştürülen sınavlardan, sadece oturup ders çalışmaya odaklandığımız sistemden ve çevremdeki monoton insanlardan kaçmak istiyordum. Karanlık Lise benim kendime yarattığım özel bir dünyaydı. Böylesine basit bir amaçla kurgulamaya başladığım dünyamın zamanla yüz binlerce kişiye hitap edeceğini tahmin etmemiştim.

Hiçbir mesaj verme amacı gütmeden yazdığım ilk iki kitabımın özellikle gençler üstünde bıraktığı bu güçlü etkiyi gördükten sonra; acaba bu sefer gerçekten bir mesaj verme amacıyla oturup bir şeyler karalasam, dünyamı nasıl kurgulasam insanların üstünde daha çok etki bırakabilirim diye düşünmeye başladım. Okuduğum binlerce mesajdan sadece bir tanesi olan yukarıdaki yazı, sadece gençlerin hayatlarına istemeden de olsa ne kadar etki ettiğimi göstermekle kalmadı; eğer istersem daha ne kadar katkı sağlayabileceğimi de bana kanıtladı. Elimdeki bu gücün imza günlerimde oluşturduğu/oluşturmadığı kuyruğa ya da kitap satış rakamlarındaki sayılara olan yansımasıyla hiçbir zaman ilgilenmedim. Dikkatimi çeken tek nokta; sahip olduğum gücü doğru kullandığım sürece insanlara yarattığım dünya ve karakterler aracılığıyla derinden ulaşabileceğim ve onlara yardım edebileceğim düşüncesiydi.

Ben bu satırları yazarken on sekiz yaşındayım. Hala hayatımla ilgili tam olarak ne yapmak istediğimi bilmiyorum. Pek çok belirsizliğin ve sayısız olasılığın içinde adımlarımı kararsızca atarken emin olduğum tek bir istekten yararlanıyorum:

Ben bu dünyaya hiçbir fayda sağlamadan gitmeyeceğim.

Beni örnek alan, yazdıklarımı okuyan ve zor anlarında yarattığım karakterlere sıkı sıkıya tutunan bunca genç varken, onlara hayatlarıyla ilgili herhangi bir katkı sağlayamadıktan sonra sevgilerine asla istediğim karşılığı veremeyeceğimi anladım.

İşte bu kitap, sevgili Gölge Ailem, ilk ikisinden farklı olarak orada bulunmasanız bile karakterlerin yanında birer Gölge oluşturmaktan çok daha fazlasını yapacağınız kitap. Herkesin mutlaka ama mutlaka kendinden bir şeyler bulacağı, içindeki sayfalar sayesinde hayatının hiçbir döneminde kimsesiz kalmayacağı kitaptır.

Başından beri mükemmel özellikleriyle örnek aldığınız karakterlerin hiçbiri o şekilde dünyaya gelmedi. Başlarından geçen olaylar, birbirinden karanlık geçmişleri onları bugünkü seviyelerine ulaştırdı. Kimi zaman yalnız kaldılar, kimi zaman yalnız bırakıldılar… Ne zaman diğer insanlardan korkmayı bıraktılarsa işte o zaman büyüdüler.

Sizin tercihlerinize, dış görünüşünüze, fikirlerinize, sevdiklerinize ve sevmediklerinize, dinlediğiniz müziğe, inandığınız fikirlere saygı duymayacak kim varsa hayatınızdan çıkartın. Günün sonunda yanınızda kimse kalmasa bile ben hep buradayım. Bu kitaptayım, bu satırlardayım.

Umarım çevireceğiniz her yeni sayfada ayrı bir macera yaşar, kendinize katacak yeni bir şey bulursunuz. Tanıdığınızı sandığınız karakterlerin sizlere söylemek istediği çok şey var.


error: Bu içerik koruma altındadır.